SON DAKİKA
Ana Sayfa » Köşe Yazarları » NEDEN RAFİNE TUZ KULLANMAMALIYIZ ?

NEDEN RAFİNE TUZ KULLANMAMALIYIZ ?

Tarık Özdolap

Tarık Özdolap

tüm yazıları
A - +

Köşe Yazarları - 04.10.2014 - 0:02

Tekrar merhabalar,

Bu yazımızın kurban bayramına denk gelmesi konumuzla ilgili bir noktaya açıklık getirmek amacıyla çok iyi oldu aslında.
Şimdi bir soru sormak istiyorum.
– Kurban derilerini hangi tuz ile tuzlarız?
Hemen buna bağlı olarak aynı amaçla şu soruları da sorabiliriz:
– Turşu yaparken hangi tuzu kullanırız? veya Salamura yaparken veya salça yaparken?
Cevap “kaya tuzu kullanırız”dır değil mi?
Peki neden rafine sofra tuzlarını kullanmayız? Bunu büyüklerimiz çok iyi bilirler, onlara sorarsak alacağımız cevap şudur:
– Çünkü çürütür.

Çok doğru rafine tuz deriyi bozar, turşuyu çürütür.
Öyleyse bizim canımız bir turşudan daha mı az değerlidir ki kendimize gelince yemeklerde rafine tuz kullanırız da turşuya, kurban derisine gelince aman bozulmasın diye kaya tuzu kullanırız.

Belki şu anda bugüne kadar hep tuz zararlıdır diye duyduğunuz sözle bu konu arasında bir bağlantı kurmaya başladınız.
Evet “tuz zararlıdır” dedikleri tuz işte bu rafine tuzlardır.

O zaman şimdi bu rafine tuz nedir oradan başlayalım isterseniz.

RAFİNE TUZ; Kirli kaya ,deniz veya göl tuzlarının işlem görerek tüm doğal minerallerden arındırıldıktan sonra kalan SODYUM KLORÜR ve 11 civarında kimyasaldan oluşan tuz tadında bir zehirdir.
650 derecede eritilen bu kirli tuzlar, rafine edilirken hidrojen peroksit ile beyazlatılırlar. Bunlardan başka akışkan olması için alüminyum hidroksit , nem tutmasın diye alüminyum silikat, potasyum ferro siyanür gibi 11 civarında zararlı kimyasal madde ilave edilir.

Suyunuza bir damla siyanür damlatsalar içmezsiniz ama burada bilmeden kullanıyorsunuz. Alın bir paket rafine tuzun arkasına bakın içinde neler var diye E 536 görürsünüz. Bunun potasyum ferrosiyanür olduğunu bilmeden yersiniz. Ama artık öğrendiniz değil mi?

Alüminyum yüzünden Alzheimer hastalığına yakalanma riskiniz yüksektir. Fırında bile alüminyum folyo kullanmayın, yağlı fırın kağıtları veya başka bir şey kullanın ama alüminyum kullanmayın.

Bu maddeler vücut için agresif bir maddelerdir. Tüketilmesi vücudumuzun doğal minerallerinin, hücrelerimizdeki suyun ve enerjimizin kayıp olmasına sebep olur.
Bağışıklık sistemine zarar verir ve bir çok rahatsızlıkların oluşmasına sebep olur.

Vücudun 1 gr rafine tuzu atabilmek için kullandığı hücre suyu miktarı bunun tam 23 katıdır. Böbreklerimiz günde en fazla 5 gr. rafine tuzu vücuttan uzaklaştırabilirken, daha fazlası kristalleşerek direkt olarak eklem ve kemiklerde depolanır ki bu artrit, gut gibi değişik türdeki romatizmal hastalıklar ile safra kesesi ve böbrek taşı oluşumlarının önemli sebeplerindendir. Bu böbreğin atabildiği 5 gram zararlı tuzu vücuttan atabilmek için harcanan hücre suyumuz günlük ortalama bir çay bardağı kadardır. Bir de yeteri kadar su içmediğimizi düşünürsek bedenimizin giderek nasıl kuruduğunu anlamamak zor olmasa gerek.

Rafine sofra tuzu bu nedenle kanser dahil bir çok hastalıkların oluşmasına sebep olur.

İranlı doktor Batmangelidj “Hasta değil, susuzsunuz” adlı kitabında su ve tuzla bir çok hastalığın tedavi edildiğini anlatmaktadır.

Su gerçekten hayattır. Su hayat ise susuzluk ölümdür.

Vücudumuzun ortalama dörtte üçünü su, geri kalan dörte birini tuz oluşturmaktadır, en küçük yapı taşımız olan hücre içi sıvı yani stoplazma, yaşam öncesi deniz suyunun konsantrasyonuna eşittir. Vücudumuz üzerinde yaşadığımız dünyamızı oluşturan elementlerden yani minerallerden oluşmuştur. Yani dünyamızı, dünyamızdaki yaşamı oluşturan mineraller insan vücudunu da oluşturmuştur. Topraktan yaratıldığımız bunu açıklamaktadır.

Su ve tuz sadece insan vücudu için değil bütün canlıların temel yapı malzemesidir. Çünkü ancak su ve tuzla yaşamın devamlılığı olabilir. Organizmanın doğal ve doğru çalışması bu iki temel besin maddesi ile mümkün olabilmektedir. Suyun vücudumuzdaki mucizeleri iyi bilinmediği gibi tuz daha da kötü bir düzeyde hiç bilinmemektedir.

Rafine edilmiş tuz ise, az önce de bahsettiğimiz gibi içerisinden vücut için gerekli olan mineraller alınmış, saf sodyum klorür (NaCl) olarak kalmış ve içerisine kimyasallar katılmış vücut için oldukça agresif bir zehirdir, vücuda alınmaması gerekir. Vücuttaki bütün hücreleri özellikle de kan hücrelerini hızla asitleştirip, damarları büzüştürüp fonksiyonlarını bozan bir maddedir. Vücuda alınmaması gerekir, alınmış ise bol su içerek vücuttan hemen uzaklaştırılması gerekir. Özellikle tansiyon hastalarının sofra tuzundan tamamen uzak durmaları gerekir. Tansiyon zaten fiziken azalmış kan hücreleri ve geri kalanlarda da su ve mineral eksikliği demektir. Sofra tuzu damarda tıkanmaları ve kanda pıhtılaşmayı artıracağı için zararlı bir maddedir.

Öyleyse sizlere sevdiklerinizi bu rafine tuzdan uzak tutmanızı öneriyoruz.
Yerine ne kullanacağımızı da bundan sonraki yazılarımızda detayları ile anlatacağız.

Bugüne kadar bildiğiniz duyduğunuz bir çok şeyin yanlış olduğunu duymak bazen şaşırtıyor. Örneğin yumurta kolestrolü yükseltir derken şimdi yumurtadan bir özür dileme konusu gündeme geldi.
Yakında gerçek kristal tuzdan da özür dilenecek bundan eminiz.

Bu haftayı bir tıp profosörünün öğrencilerine okulun ilk gününde söylediği sözlerle kapatayım:
“Çocuklar öğreteceklerimin yarısı doğru yarısı yanlış. Bilgi her gün değişiyor, bu yüzden hangilerinin doğru, hangilerinin yanlış olduklarını ben de bilmiyorum.”

Bu vesile ile herkese hayırlı bayramlar ve sağlıklı bir yaşam dilerim. Tadınız tuzunuz eksik olmasın.

Tarık Özdolap

BirlikHaber Güncel Haber Akışı

Aksaray'ın Altın Markaları

Birlik Haber Gazetesi öne çıkan Aksaray firmalarını ağırlıyor.

marka
marka
marka
marka
marka
marka
marka
E-Postabirlikhaber@hotmail.com
SON DAKİKA

Yasal Uyarı : Kaynak gösterilerek dahi abone olmadan kısmen veya tamamen kullanılamaz... Birlik Haber Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır - 2021