AK Parti Aksaray’da sath-ı mailine girdi

“Sath-ı mail” eğik düzlem demek. Bayır zemin demek. Bir araba aşağı doğru daha hızlı gider, bir insan aşağı doğru daha hızlı yürür.

Seçim süreci de AK Parti için eğik düzlem haline geldi.

3-0 hedefi AK Parti için geri dönülmez ve hızla ilerleyen süreç olarak işlemeye başladı.

Tüm şartlar AK Parti’nin 3-0 alacağı şekilde gelişmeye ve olgunlaşmaya başladı.

AK Parti hızla 3-0 hedefine doğru yol alıyor.

“Sath-ı mail” ifadesi “seçim “Sath-ı maili” diye yazılır. “seçim sath-ı mailine girdik” şeklinde kullanımını Türk siyaset hayatına Adnan Menderes kazandırmıştır.

Son günlerde gözlemlediğim kadarı ile Aksaray’da 2-1 gözüken seçim sonucu ters döndü ve her şey AK Parti açısından olumlu şekilde seyrediyor.

Milletvekili adayları İlknur İnceöz, Nevzat Palta ve Hüseyin Hüyük artık iyice halk ile iç içe hemhal olmuş durumda. Aksaray Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı’nın da seçim çalışmalarına katılarak motivasyonu artırdı.

Milletvekili aday adayları da seçim çalışmalarına destek olmak amacıyla sahalara indiler. Bu tabloya ilerleyen günlerde yeni katılımlar da olacaktır.

Seçime yaklaştıkça seçmen de kendisini toparladı. Küskünler bölük bölük kıvama gelmeye ve AK Parti lehine seçim havasına girmeye başladı.

“Kardeş kardeşi atar, yar başında tutar” sözü Aksaray’da AK Parti açısından gerçek oldu.

Kardeşler her ne kadar geçimsiz, anlaşmaz, kavgalı, dargın olurlarsa da olsunlar, yine de kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler. Benzer şekilde AK Parti’liler seçim günü yaklaştıkça daha çok kenetlenmeye ve işbirliği yapmaya başladılar.

Teşkilatlar ise tüm güçleri ile çalışıyorlar.

Seçim yaklaştıkça çalışma temposu artarak devam edecektir.

MHP’de ise Heyecanı oluşturamaz iseniz başarıyı yakalayamazsınız!

Bazen bazı MHP’lilerden eleştiri alırım. Hükümetten yana olduğumu ve MHP’yi hiçe saydığımı ileri sürenler eleştiri yönlendirirler. Bunu yüzüme yapanlar, arkamdan daha fazla konuşurlar. Oysa ki durum hiçte böyle değildir. Tamam yapıcı eleştirileri kabul ediyorum; ancak anlamsız bulduğum bu eleştiriyi kabul etmiyorum. Öncelikle benim bir partim yok. Ben tarafsız bir gazeteciyim ve kendimce doğru bulduklarımı kalemimin yeterli geldiği ölçüde yazmaya gayret gösteriyorum. Şöyle geçmişe baktığınız zaman MHP’nin girdiği her seçimde MHP’yi her zaman önemsemiş bir gazeteciyim. Her zaman MHP’yi önemsemiştim. Ne zaman basına ihtiyaç duyduklarında ve ne zaman çağrılmış isem her zaman ben olmuşumdur. Burada MHP’ye bir eleştiri yapacak olursam, MHP ile büromuz birbirine bir nefes kadar yakın olmasına karşın davet etme nezaketine dahi sahip olmayan bazı teşkilatçılar sebebiyle toplantılarına katılamamış yada temsilci gönderememişimdir. Bana MHP’ye ayrımcılık yaptığım yönünde eleştiren arkadaşlar, bazı partililerine sorarlar ise sanıyorum cevaplarını alırlar. Ne vakit bizi yanlarında görmek arzulamışlar ise bulmuşlardır, bu isimler. Ama siz eğer ayrımcılık yapar ve her kafadan bir taraf kabul eder etkinliklerinize dahi davet etmez iseniz, kusura bakmayın göremezsiniz.

Şimdi MHP’li arkadaşlar bu eleştirinin ardından yazımın geri kalanını daha dikkatli okuyun.

Heyecanı oluşturamaz iseniz başarıyı yakalayamazsınız!

Ben genellikle genel politikalar üzerine yorum yapmam. Ulusal gündemi ise pek yazmam; zira ulusal konuları merak edenlerin beni merakla okumayacaklarına inanırım. Bu nedenle yerel yazarım; ancak bir iki cümle burada gerekli diye düşünüyorum. MHP’nin genel merkezinin bir hastalığı var. Bu hastalık yerele de maalesef sirayet ediyor. MHP gündem belirleyen parti olmaktan çok başkalarının gündemini tartışan bir parti olmalıdır. Ayrıca CHP dümenini sola değil sağa çevirmelidir. Kullandığı dil CHP’nin dilinden kesinlikle ayrılmalıdır. Şimdi bana kızabilir bazı arkadaşlar; ancak CHP lideri ile MHP liderinin birçok açıklamasını birbirinden ayırt etmeniz mümkün olamaz. “Acaba bu açıklamayı hangi lider yaptı?” şeklinde bir soru sorsam inanın çoğu kez ikisini sayarsınız. Bu sebeple CHP ile MHP’nin dili gerek yerelde gerekse de genelde ayrılmalıdır. MHP aynı zamanda CHP gibi muhalefette yapmamalıdır. Kendine has, tabanının değer yargılarına yönelik ve daha çok yerel politikaları irdeleyen ve eleştiren tarzda siyaset yapmalıdır.

MHP’nin il teşkilatları ve ilçe teşkilatlarının genel politikalar üzerine yorum yapmalarından çok yerel sorunları dile getirmeleri ve konuşmaları gerekmektedir. Halk gerek mitinglerde gerekse de seçim çalışmalarında MHP’den bunu beklemektedir. MHP’de bunu göremeyince, yerelde iktidar olabilme dirayetini göremeyince oy vermiyor, bunu görür ise destekliyor. Ayrıca çok oy alacağına inanmalı. Güçlü teşkilatlar, heyecanlı isimler, güçlü politikacılar, kanaat önderlerinin ağırlıklı olduğu yönetimler kurulmalıdır. Ankara’nın sözünden çıkmayan değil Ankara’ya söz geçiren siyaset tarzına bürünmelidir. Yerelde MHP sokakta, meydanda, alanda ve sahada olmalıdır. Bunu yaparken halkı ürkütmeden yapmalıdır. Sadece kendi tabanını heyecanlandıran aktivitelerden ve hareketlerden çok halkın geneline hitap eden bir tarzda seçim kampanyası oluşturulmalı ve yürütülmelidir. MHP’nin teşkilatının sahaya iyi inmesi ve yerelde gündem olabilmeyi başarması oy oranını en çok arttıran parti sonucunu getirmiştir.
Son günlerde güzel bir rüzgar yakalamıştınız, lakin bu rüzgar hergün tersine esmeye başladı. Nedeni ise başta parti olarak ilk günden beri sadece bir adaya odaklandınız ve halende sadece bir aday için çalışılıyor. Bazı partililerin sesine kulak bile verilmiyor. Nedense hiç bir sivil toplum örgütlerini ziyaret etmiyorsunuz. Bazıları açıkça davet etmelerine rağmen gidilmiyormuş.
Sonuç olarak bazen hatayı kendimizde aramasını bilmeliyiz. Tutup faturayı her zaman başkalarına kesmemeliyiz.

Kalın sağlıcakla…