Ekonomi

Köşe Yazarları - 18.12.2021 - 10:04

Federal Almanya’da siyaset yapanlar bilir ki, halkın moralini bozacak vaya halkı umutsuzluğa sürükleyecek şeylerden kaçınacaksın.

Eleştiri ile halkın moralini bozacak söylemleri, iyi ayrım yaparak söylemek gerekir.

Ve siyaset yapanlara ekonominin yüzde ellisi moral derler.

Moral özgüven olarak ekonomiye yansır.

Türkiye’de doksanlı yıllarda ekonomik alanda özgüven sorunu yaşanıyordu.

Bankalar batmış, güven kaybolmuş, insanlar Türk lirasından kaçarak dövize yönelmişti.

Türkiye tam manasıyla ekonomik iflas bayrağını çekmişti.

Siyaset ve politikacılar ülkeyi yönetemez haline getirmişlerdi.

AK partinin iktidara gelmesinde 2001’deki  ekonomik krizinin çok büyük etkisi oldu.

Adalet ve Kalkınma Partisi bütün bu ekonomik ve siyasi, krizleriler içerisindeki ülkeyi kısa sürede ayağa kaldırarak bir başarı hikayesi yazdı.

Kişi başına gelirimizi 3 bin dolardan 12 bin dolara çıkarmış, ülkeyi bir şantiye haline getirmişti.

Yollar, havalimanları, savunma sanayi, köprüler, fabrikalar, üniversiteler, velhasıl ülkenin çehresi kısa sürede değişmişti.

Son 20 senede ülkenin insanlarının siyasete ve onun kurumlarına özgüveni geri gelmişti.

Türk insanı artık dünyanın her yerine seyahat ediyor, yeni kapılar açılıyordu ülkemizin insanlarına.

Ülkemize ayak bağı olan sorunlar birer birer çözülüyor, yeni hedefler konuluyordu.

Başörtüsü sorunu, Askerlerin siyasete olan müdahaleleri, Ayasofya gibi tartışmalar sonlandırılmıştı.

Dünyanın ilk 10 ekonomisi içerisinde yer almak gibi hedef belirlenmişti.

İlk defa 2023,2053 ve 2071 hedefleri insanlara uzun vadeli plan olarak ortaya konuluyordu.

Fakat Türkiye son iki yılda ekonomik alanda sıkışmaya başladı, sorunlara çözüm üretemez oldu.

Evet ülkemize dışarıdan müdahaleler yapılıyordu, eskiden berli Türk ekonomisine hep müdahaleler olmuştur.

Çünkü Türk ekonomisi çok kırılgan ve dışarıya bağlı.

Günümüzde hiç bir ülke tek başına ekonomik olarak, yalnız başına bir şey ifade etmez.

Bütün ülkelerin ekonomileri birbirleriyle çok iç içe geçmişlerdirler.

Dünyada pandemiden dolayı bir ekonomik daralma söz konusu, bütün ülkeler için bu daralma geçerli.

Bilhassa enerji fiyatları almış başını gidiyor.

Türkiye’de çok farklı ekonomik bir dalgalanma yaşanıyor, izah edilmesi çok zor bir süreç.

Kimse sorunun nereden kaynaklandığını tam olarak ifade edemiyor.

Milletimize ümit verecek doğru düzgün bir açıklamada yapılmıyor.

Kazanılan bütün kazanımlar savunulamaz oluyor.

Milletimiz 2001’deki yaşanan ekonomik krizi çok acı çekerek geçirmişti, oradaki  sorunu çözen irade neden bugün bu sorunu çözemez durumda.

Hiç kimse ülkesinin ekonomik krizlere girmesini istemez, bu ülke, IMF ve Dünya bankasından çok para dilendi, çok aşağılandı tekrar eski günlere dönmeyelim, çok yazık olur.

Benim kuşağım Alman televizyonlarının haberlerinde Türkei Hilfe diye çok haber duymuştur ve bundan dolayı çok incinmiştir.

Türkiye’de izah edilemeyen döviz oyunu yaşanıyor, devletin müdahelesi herhalde yeterli gelmiyor.

Maliye bakanı ekonomiye dışarıdan bir müdahale yok diyor, sorun içeride ise müdahale edilsin.

Buna bir çare bulmaları gerekiyor, her geçen güven kayboluyor?

Devletin bütün imkanları iktidarın elindedir.

Şikayet merci değil, çözüm makamı iktidardır.

Eğer bir mucize bekleniyorsa daha çok bekleriz.

Marketlere baskın yapmak veya fiyatları kontrol etmek gibi ucuz şeylerden bir şey çıkmaz.

Sorun çok daha büyük, yapısal bir sorun var gibi gözüküyor.

İnsanlarımızın güvenini sarsacak, onları tekrar iki binli yılların karanlık günlerine götürecek krizler yaşatılmasın.

Bizim insanlarımızın kaderi olmamalıdır fakirlik.

Dışarıdan para dilenmek için 20 sene boyunca verilen emekler boşunamı gitti.

Tekrar başamı dönüyoruz?

Güven ve Moral en büyük kazanımdır, inşallah tekrar kaybedilmeden ekonomiyi düzeltirler.