Anayasa Değişikliği Teklifi Komisyonda

AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu, “Hangi kanun, hangi anayasayı yaparsanız yapın; eğer teferruat vermişseniz, çok sıkı çerçeveler çizmişseniz mutlaka en kısa zamanda yeni anayasa, yeni kanun ihtiyacı hissedersiniz.” dedi.

TBMM Anayasa Komisyonunda, anayasa değişikliği teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler sürüyor.

Teklifin tümü üzerine konuşan Aydoğdu, başkanlık meselesinin Türkiye’de yaklaşık 150 yıldır tartışıldığını söyledi.

Türkiye’nin temel haklar, hürriyetler ve bireyin gelişmesi açısından Avrupa’dan daha eski bir tarihe sahip olduğunu ifade eden Aydoğdu, “Şu an yeniyi Batı, eskiyi biz temsil ediyoruz. Hangi kanun, hangi anayasayı yaparsanız yapın; eğer teferruat vermişseniz, çok sıkı çerçeveler çizmişseniz mutlaka en kısa zamanda yeni anayasa, yeni kanun ihtiyacı hissedersiniz.” diye konuştu.

Anayasaları tartışmaktan ziyade zihni geri bildirimin tartışılması gerektiğini ifade eden Aydoğdu, şunları söyledi:

“Türkiye bunu tartışamıyor. Biraz birbirimizin zihninde mümkünse önce kendi zihnimizde arkeolojik kazı yapmamız gerekiyor. Dolayısıyla bu bulutları dağıtmamız halinde tartışma yapabiliriz. Cumhuriyet döneminde yaşadığımız dil ve kültür devrimi bizim pek çok kavramımızı tartışılır hale getirmiştir. Bugün Türkiye’yi kavramsız, lügatsız sayabiliriz. Muhteşem bir lügatın öksüz çocuklarıyız. Yenisini de kuramadık ama kuracağız. Onun için kavramlar çok önemlidir. Kavramlar düşüncenin ana caddeleridir. Kavram tarih demektir. Bir kelimenin kavram haline gelebilmesi yüz yıl, iki yüz yıl sürebilir.”

Aydoğdu, bugün anayasa sözü gündeme geldiğinde tartışmaların üst boyutlara çıktığını dile getirdi. Herkesin farklı bir anayasa tarifinin bulunduğunu vurgulayan Aydoğdu, “Bunları bir durum tespiti yapmak için söylüyorum. Bunlardan hareketle birbirimize daha merhametli, sevecen, hoşgörülü olabiliriz. Çünkü hepimiz zihni anlamda büyük bir yangından çıktık. Hepimizde birtakım kızgınlıklar öfkeler var. Bunları anlamamız lazım ki bu tartışmaları verimli hale getirelim.” değerlendirmesinde bulundu.

“1918’de dünyanın en tehlikeli yeriydi Türk bayrağının altı”

Cengiz Aydoğdu, politikanın, idealler ile imkanların kesiştiği noktada yapılabileceğini söyledi.

Aydoğdu, şunları vurguladı:

“1918’de dünyanın en tehlikeli yeriydi Türk bayrağının altı. Bizim kefenimiz biçilmişti. Böyle ağır bir travmadan sonra Anadolu insanları Cumhuriyet devrimlerini kelimenin tam anlamıyla sineye çekmiştir. Türkiye’de siyasetin konusu devrimlerin korunması olmuştur. Bütün siyasi partilerin karşılaştıkları temel problem bu olmuştur. Cumhuriyet’in ilkelerinin, demokrasiye geçildiğinde seçilip gelen üyeler tarafından değiştirileceği endişesi Türkiye’de sandıktan çıkan siyasi kadroların yanında, zaman zaman da üstünde bir yürütme gücü oluşturmuştur. Türkiye’de yürütmeyi hiçbir zaman sandıktan çıkan iktidarlar temsil etmemiştir. Demokrasi tarihimizde yürütmeye hiç bu yetkilerin tamamını vermedik.”

Kuvvetler ayrılığını konuşmak için sandıktan çıkan siyasetçinin, devletin bir parçası olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirten Aydoğdu, “Devlet, halkın kendi kendini ifade tarzıdır. Devlet de neticede bir araya gelme sanatıdır.” ifadelerini kullandı.

“İnsanımız dördüncü dünya ülkesi olmayı hak etmiyor”

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş da anayasaların kutsal kitap olmadığını, toplumsal mutabakat metinleri olduğunu anlattı.

İhtiyaç halinde anayasanın değiştirilebileceğini belirten Demirtaş, “Ancak toplumda bu konuda böyle bir talep yok. Şu an ülkede terör nedeniyle bir korku iklimi var. Böyle bir korku ikliminin içerisinde meşru bir anayasa yapma şansı yoktur. Türkiye’de asli iktidar 1923’te kurulmuştur. Bu anayasa ile millet iradesinin tecelli ettiği Meclis gözardı ediliyor. 1982 Anayasası’nın birçok maddesi değişti. Değişmeyen maddeler, cumhurbaşkanının yetkilerini içeren maddelerdir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbeci Kenan Evren’in getirdiği yetkileri kullanıyor, ancak getirmek istediğiniz yetkiler, Evren’in getirdiği maddeleri fersah fersah aşan maddeler.” diye konuştu.

“Bu anayasayla bizler bankamatik milletvekili olacağız.” diyen Demirtaş, “Burası kağıt üzerinde bir Meclis olacak. Böyle bir durumda Türkiye’nin halini düşünemiyorum. Değişiklik geçtiğinde diktatörler bile kıskanacak, ‘Bu yetkiler bizde niye yok?’ diye. Bizim insanımız dördüncü dünya ülkesi olmayı hak etmiyor.” ifadelerini kullandı.

“Evren ruhu anayasadan arınmış değildir”

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Türkiye’nin demokratik, özgürlükçü anayasa ihtiyacının hiçbir zaman bitmediğini belirterek, “Bir darbe anayasası ile yönetilmeye devam ediyoruz. Defalarca değişiklik yapıldı ama Evren ruhu kesinlikle o anayasadan arınmış değildir. Bu değişiklikle de arınmayacak. Sadece başka bir ruh kaçmış olacak. O, diktatoryal, tek insan üzerine kurulu rejim değişmemiş olacak.” görüşünü savundu.

Beştaş, AK Parti ve MHP arasından anayasa konusunda “çoğulcu değil, çoğunlukçu bir uzlaşının olduğunu” öne sürdü.

Meral Danış Beştaş, HDP binalarına saldırılar gerçekleştiğinde hiçbir siyasi partinin kınamadığını ileri sürdü.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı ise HDP binalarına yönelik saldırılara ilişkin TBMM Genel Kurulunda açıklamalarda bulunduğunu, başka partilerin de açıklamalar yaptığını söyledi. Bostancı, partilerin bir konuda bir araya geldiğini, aynı parti çatısı altında buluşmadığına dikkati çekti.

Bostancı, şöyle devam etti:

“Eyalet konusu da konuşuldu. Eyalet veya yerel idarelere daha fazla hak ve yetki tanınması istikametinde müzakereler… Bunları teknik düzeyde konuşabilirsiniz, tartışabilirsiniz. Mesele şu: Türkiye’de insanlar bir bölünme tehlikesi ve tehdidi altında olduklarını düşünüyorlar. Böyle bir tehdit var. PKK diye terör örgütü var. Kim ne söylerse söylesin, şiddetin ve kanın olduğu yerde bölünme tehdidi kendiliğinden orta yerde durur.

Dolayısıyla bölünme hayaletinin ortalıkta dolaştığı bir zeminde bu anlama gelebilecek, bunu destekleyici mahiyette görülecek idari düzenlemelere ilişkin bütün kesimlerin, en azından bölünme meselesine ilişkin hassasiyet taşıyan kesimlerin dikkatli davranması olağandır. Mesele sadece teknik bir tartışma değil, Türkiye’nin üniter birliği. Bu bölünme tehdidi aşıldığında muhakkak Prens Sabahattin’den beri dile gelen ademi merkeziyete ilişkin konular konuşulabilir, tartışılabilir, getirisi, götürüsü müzakere edilebilir. Neticede yine usüllerine uygun bi karara varılabilir. Ama öncelikle bu hayaletin muhakkak ortadan kalkması gerekir.”

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, “Bu planınız mı sizin?” sorusuna Bostancı, “Ben ne söylediğimi biliyorum. Söylediğim şu: Bölünme tehdidinin hayaletinin ortalıkta dolaştığı bir zamanda bu işleri teknik düzeyde tartışmak dahi mümkün olmaz.” yanıtını verdi.